Türkiye’nin oyu piyasanın düşündüğünden daha az riskli – Asia Times

Türkiye’nin oyu piyasanın düşündüğünden daha az riskli – Asia Times

Gelişen piyasa para birimlerindeki zımni oynaklık, son altı ayda küresel piyasa koşullarını takip etti. Gelişmekte olan para birimi kompleksinin tamamındaki oynaklığın ana makro belirleyicisi ABD para politikasıdır.

Faiz oranları 2022’nin sonunda zirveye ulaşırken, 2023’te Türkiye hariç, gelişmekte olan piyasaların kur oynaklığı ve oynaklığı ABD tahvil getirileriyle birlikte düştü. Ülkede 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, merkez bankası kısa vadeli işlemleri teşvik etmek için para piyasalarına baskı yaparken, kısa vadeli opsiyonların zımni oynaklığı %40’ın ve gecelik mevduat faizi %80’in üzerine çıktı.

Özellikle, Türk para birimini korumanın maliyeti artarken, Türk para birimine karşı temerrüt korumasının maliyeti değişmedi.

Türkiye ile ilgili kaygıların abartılı olduğunu düşünüyoruz. Aslında, Türk politikasında değişiklik için çok az yer var. Türkiye mali açıdan Körfez ülkelerine ve Çin’e bağımlı. Suudi Arabistan ile İran arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasında Çin’in rolüne çok dikkat edildi. Ancak Türkiye birçok yönden anlaşmanın fiilen ortağıydı. Türkiye’nin Suriye’de uzun süredir devam eden iç savaşı kontrol altına almadaki rolü çok önemlidir.

25 Nisan’da Türkiye, Rusya, İran ve Suriye arasında “yapıcı” görüşmeler yapıldı. Türkiye, son on yılda hükümet karşıtı Sünni isyancıların önemli bir destekçisi ve İran destekli Şii milislere karşı önemli bir siper oldu.

İran-Suudi anlaşmasının zımni bir yönü, Türkiye’nin İran’ın yayılmacı emellerini dizginlemedeki rolüdür. Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında bir yakınlaşma yılı devam ediyor ve Türkiye’nin Batı Asya’da ekonomik olarak bağımlı ancak askeri olarak baskın bir güç olarak rolünü kuruyor.

Türkiye’nin Çin ile olan ekonomik ilişkisi, onu bir arada tutan çimentodur. Çin’in Türkiye’ye ihracatı 2019’dan bu yana üç katına çıktı. Bu artışın bir kısmı Rusya’ya yapılan dolaylı ihracatı yansıtıyor. Türkiye, Çin’den gelen elektronik ekipman ve Türk boru hattıyla gönderilen Rus hidrokarbonları da dahil olmak üzere, Rusya ile dünyanın geri kalanı arasında önemli bir ekonomik aracı olarak ortaya çıktı.

READ  Uzman, uzun vadeli mücadeleye karşı savaşın

Altı karşıt partiden oluşan bir koalisyona başkanlık eden yaşlı bir emekli memur olan ana rakibinin mülayim doğası göz önüne alındığında, Erdoğan’ın seçimi kazanmasını bekliyoruz. Ama kim kazanırsa kazansın Çin, Körfez ülkeleri ve Rusya Türkiye’ye açılan delikte kalmak zorunda kalacak.

Erdoğan’ın bir zamanlar umduğu gibi hegemonik neo-Osmanlı imparatorluğu olmak yerine, Türkiye Batı Asya’daki en güçlü ulus-devlet rolüne yerleşiyor. Buna çok uygundur ve Erdoğan’ın son iki yıldır çizdiği rotadan sapması pek olası değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir