Ticari işletmenin devrine ilişkin madde – sözleşmeler ve ticaret hukuku

Ticari işletmenin devrine ilişkin madde – sözleşmeler ve ticaret hukuku

Bu makaleyi yazdırmak için ihtiyacınız olan tek şey Mondaq.com’a kaydolmak veya giriş yapmaktır.

A. genel

Malvarlığının devri ve ticari teşebbüsün devri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir (“toplam sahip olma maliyeti (TCO)”) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“tccMalvarlığının devri ve ticari teşebbüsün devri, Türk hukukunda çok tartışmalı kavramlardır ve yürürlükteki mevzuatta birbirinden kolayca ayırt edilemez.

Elektronik Ticaret Kanunu’nun 11. maddesine göre ticari işletme, şirket olarak tanımlanır;

  1. Esnaf için belirlenen sınırı aşan bir gelir elde etmek amacıyla ve

  2. Sürekli ve bağımsız faaliyetleri olan.

Yukarıdakiler kapsamında, bir ticari işletmenin devrinden söz edilebilmesi için, devredilebilir işle ilgili olarak yukarıdaki şartların sağlanması ve devrin, Ticaret Kanununun 133. maddesinde belirtilen şartları taşıyan yazılı bir sözleşme ile gerçekleşmesi gerekir. Kayıt Yönetmeliği (herhangi (i) tarafların adı ve soyadı ile tebligat adresleri, (ii) devir kapsamı dışında kalan hususlar, (iii) işin bir bütün olarak ve sürekli olarak devrine ilişkin koşulsuz taahhüt ve ( iv) satış bedeli ve ödeme koşulları) ile ilgili ticaret siciline tescil ve Türk Ticaret Sicili Resmi Gazetesinde İlanı olması zorunludur.

TTK’nın 11. maddesine göre, bir ticari işletmenin devri halinde, fikri mülkiyet hakları, makine, taşıt, taşınmaz, kira hakkı, ticaret unvanı vb. dahil olmak üzere ilgili tüm işletme kalemleri; Ayrı ayrı işlemlere ve her kalemin elden çıkarılmasına gerek kalmadan tek bir işlemde dönüştürülebilir. Bu itibarla belirtmek gerekir ki, ticari işletmeye tahsis edilen taşınmazın devri için, devrin kendisinin geçerliliğini tamamlayıcı nitelikte nihai bir işlem olarak yazılı sözleşmenin de ilgili tapu siciline tescil edilmesi gerekmektedir.

İlgili mevzuat, ticari işletmenin devrinin, ilgili ticaret siciline tescil edildiği tarihten itibaren hüküm ifade edeceğini öngörmekle birlikte; Uygulamada, Türkiye’deki ticaret sicili müdürlükleri, ticari şirketlerin devrini çeşitli nedenlerle tescil etmeyi reddetmektedir ve bu hukuka aykırılık henüz giderilmemiştir.

B. yükümlülükler

TBK’nın 202. maddesine göre; İşletmenin varlıkları veya borçları ile birlikte bir bütün olarak devredilmesi gerekir ve yalnızca varlıklar dahil edilerek devredilemez, çünkü işletmenin varlıkları ilgili borçların teminatıdır ve işletme alacaklıları bunlara dayanarak borç ilişkisine girerler. ilgili işletmenin mevcut varlıkları üzerinde

Buna göre, bir varlığı veya bir iş projesini yükümlülükleriyle birlikte edinen işletme, devreden ile birlikte üçüncü kişilere karşı söz konusu varlıklardan doğan yükümlülüklerini iki yıl süreyle aşağıdaki şekilde ödemekle yükümlü olur: ilgili aktarım. Söz konusu iki yıllık süre, ödenmemiş borçların ihbar veya ilan tarihinden, vadesi gelmemiş borçlar için ise vade tarihinden itibaren işlemeye başlar. Bildirim ve beyan gereklilikleri tamamlanmadıkça iki yıllık süre başlamayacaktır. İlke olarak TBK’nın 196. maddesine göre borçlunun yerine yeni bir borçlunun geçmesi için alacaklı ile yeni borçlu arasında bir sözleşme yapılması gerekir; Ancak, Madde 202 bu düzenlemeye bir istisna oluşturmaktadır.

C- İş sözleşmeleri

4857 sayılı İş Kanunu’nun 6. maddesi kapsamında, işyerinin veya işyerinin bir bölümünün hukuki bir işleme dayanılarak üçüncü kişiye devri halinde, ilgili işyerinde mevcut olan iş sözleşmeleri ilgili işyerine devredilir. bir bütün olarak devralan ve buna bağlı olarak devredilen çalışanın işe başlama tarihi devralan tarafından işe başladığı ilk gün olarak kabul edilir. Bu itibarla devralan, iş sözleşmesini devir esasına göre feshedemez ve böyle bir fesih halinde haksız sayılır. Devralan veya devralanın ekonomik ve teknolojik sebeplerden, iş organizasyonu değişikliğinden veya haklı nedenle işçi veya işverenin derhal fesih haklarından doğan fesih hakları saklıdır.

TBK’nın 202. maddesi hükümlerine benzer şekilde; Personelin devri halinde, devreden ve devralan, devirden önce muaccel olan ve devir tarihinde muaccel olan borçlardan müteselsilen sorumludur. Devredenin bu konudaki sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.

D. Elden çıkarma yasasının iptali

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 280. maddesine istinaden; Malvarlığı borcunu karşılamaya yetmeyen borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun mali durumunun ve zarar verme niyetinin bilindiği veya gerekli görüldüğüne dair açık emarelerin bulunması halinde iptal edilebilir. İşlemin karşı tarafı tarafından bilinmesi. Bu itibarla, bir işin tamamını veya önemli bir kısmını iktisap eden taraf, borçlunun alacaklılara zarar verme kastını bildiği ve borçlu da alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket etmiş kabul edilecektir. İlgili düzenlemenin amacı, alacaklıların haklarının borçludan zarar görmesini önlemektir ve söz konusu düzenleme ile kanun koyucu, devralanın bu niyetin farkında olduğunu varsaymaktadır. Bu varsayımın çürütülmesi için alacaklılara yukarıdaki işlemin bildirilmesi ve ilgili işlemin kapanmasından 3 ay önce ilan edilmesi gerekir.

E- Rekabet Kurumu Onayı

Rekabetin Korunması Kanunu düzenlemelerine göre, ara dönemde bazı birleşme ve devralmaların Rekabet Kurumu’nun zorunlu onayına tabi olması, herhangi ilgili işlemi kapatmadan önce.

Rekabet Kurulu Lisansı Gerektiren Birleşme ve Devralmalara İlişkin 4/2010 Sayılı Tebliğ’in 5. maddesi uyarınca (“ifade“); iki veya daha fazla teşebbüsün birleşmesi veya bir veya daha fazla teşebbüsün tamamının veya bir kısmının doğrudan veya dolaylı kontrolünün bir veya daha fazla teşebbüsün veya hâlihazırda en az bir teşebbüsü kontrol eden bir veya daha fazla kişinin, Hisselerin veya başka herhangi bir yolla, kalıcı bir kontrol değişikliği olması koşuluyla, birleşme veya devralma olarak kabul edilir. Bu bağlamda, bir ticari işletmenin devri, devredilen işletmenin ciroya sahip olması durumunda, bu devralma tanımı kapsamına girebilir. Tebliğin 7. maddesinde; Birleşme, Rekabet Kurumu’nun onay ve yetkisi için aşağıda belirtilen sınırları aşan bir satın alma veya satın alma işlemine tabi tutulacaktır:

  1. İşlem taraflarının Türkiye’deki toplam cirosu 750 milyon TL’yi ve en az 2 işlem tarafının Türkiye’deki satış hacmi 250 milyon TL’yi aşıyorsa, veya

  2. Devralma işlemlerinde edinime konu olan varlık veya faaliyetin, birleşme işlemlerinde ise işlemin taraflarından en az birinin Türkiye’de 250 milyon TL’yi aşan satış hacmine, diğer tarafın ise 3 milyar TL’yi aşan küresel ciroya sahip olması.

Bu makalenin içeriği, konuyla ilgili genel bir rehber sağlamayı amaçlamaktadır. Bu gibi durumlarda uzmanlardan tavsiye alınması tavsiye edilir.

READ  Türkiye'nin Çelişkili Davranışını Yorumlamak: İkinci Bölüm

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir