Enerji politikası Avrupa’nın geleceğini belirleyecek

Enerji politikası Avrupa’nın geleceğini belirleyecek

Helen Thompson

Bu aslında zor bir soru çünkü bence zıt yönlere çeken iki dinamik var. Anlattığım hikaye arasında açıkça bir süreklilik var. rahatsızlık Ve 2022 sonrası [the invasion on] O yılın 24 Şubat’ı. Bunun bir nedeni, Soğuk Savaş döneminin başlarında Ukrayna’yı Avrupa’nın bir fay hattı olarak merkezi yapmış olmam.

İkinci sebep, 2022 yılının birçok insanı başlangıçta olduğundan daha fazla enerji bilincine kavuşturmuş olmasıdır. “Bu kitapta ciddiye almamız gereken bir şey olabilir” diyebilmek açısından bu çok kolaydı – savaş olmasaydı olacağından çok daha kolaydı ki bu çok sinir bozucu. Enerji açısından, süreklilik zaten savaştan önce vardı. 2021 sonbaharı, konu enerji olduğunda çok zorlayıcı oldu. Savaştan önce editörümle bir noktada şakalaştığımı hatırlıyorum, “Yılın en soğuk gününde Aralık ayında yayınlayamaz mıyız?” Sonbaharda, bir enerji krizinin patlak verdiği hissi vardı.

Öte yandan, savaşın başladığı ilk haftalarda büyük bir parçam, 23 Şubat’ta sona eren bir dünya olduğuna inanıyordu – kitabımın çok makul bir şekilde yakaladığı bir dünya. Şimdi, kitabın yayınlandığı gün olan 24 Şubat’ta başlayan, kitabı bir şekilde geride bırakan bir dünya var. Avrupa’da bu uzun jeopolitik fay hatlarının – özellikle de fosil yakıt enerjisiyle ilişkili olanlar – olduğunu söylemekle, komşusu tarafından işgale maruz kalan Avrupa’nın en büyük bölgesel devletine sahip olduğunuz açık bir savaş arasında bir fark var.

İşgalde meydana gelen bölünmeyi hiçbir şekilde küçümsemek istemiyorum. Rusya ve Ukrayna’nın büyüyen bir sorun olması anlamında, anlattığım dünyaya ait. Ancak Putin’in bu kalıcı fay hattıyla başa çıkma biçimi dünyayı temelden değiştirdi.

READ  İran ile Türkiye arasındaki ticaret 11 ayda 5 milyar dolara ulaştı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir