Diplomasi, Türkiye’nin küresel siyasette artan rolünün ön saflarında yer alıyor

Soğuk Savaş sona erdiğinde, uluslararası sahnede bir belirsizlik ve güvensizlik duygusu hüküm sürmeye başladı. Sovyetler Birliği’nin dağılması, ABD’nin uluslararası sistemde benzeri görülmemiş bir üstünlük kazanmasına izin verdi.

Yeni bir dünya düzeninin ilan edilmesiyle, Amerika Birleşik Devletleri dünyanın bekçisi rolünü oynamaya başladı. Uluslar üstü kurumlar geçerliliğini yitirdikçe, bu tek kutuplu uluslararası düzenin sonuçları belirsizliğini korudu.

Birleşik Devletler, tek hâkim güç olarak uluslararası örgütlerin, özellikle de Soğuk Savaş’ta rakip anlaşmalar arasında ince bir çizgi izleyen Birleşmiş Milletler’in arabuluculuk işlevlerini aksattı.

ABD’nin Orta Doğu’daki askeri işgali, 11 Eylül terör saldırılarından sonra yoğunlaştı. El Kaide’nin ortaya çıkışından Amerika Birleşik Devletleri sorumlu olsa da, Amerikan yönetimleri El Kaide ile mücadele bahanesiyle Afganistan ve Yemen’i işgal etti. Aynı zamanda, Irak’ın işgali, devrik Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in kimyasal silahlara sahip olmasıyla meşrulaştırıldı.

Uluslararası sahnede eşi benzeri olmayan ABD artık BM arabuluculuk rolüne ihtiyaç duymuyordu, Rusya tarih sahnesinden çekilirken, NATO’nun önemi de en azından Yeni Dünya Düzeni’nin düşmanı gelişen bir dünya ilan edilinceye kadar azaldı. Terörizm tehdidi.

Suriye her şeyi değiştirdi

Arap Baharı, Arap dünyasındaki eski diktatörlükleri devirmeye başlayınca, Suriye’de bir iç savaş çıktı. Suriye rejimini değiştirmek için Batılı güçlerin çoğu sahaya çıktı. Suriye Dostları grubunun üyeleri 60 ülkeye ulaştı. Ancak Suriye krizi uluslararası sistemde bir paradigma değişikliğiyle kısa sürede sona erdi.

İran ve Rusya savaş alanını Beşar Esad rejimi lehine ele geçirirken, ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye arasındaki ittifak ruhu, bu eski müttefikler arasındaki güven eksikliği nedeniyle paramparça oldu.

Suriye İç Savaşı’nın bir noktasında Türkiye ve ABD stratejik olarak birbirinden ayrıldı. Türkiye’nin geleneksel ittifaklarından yoksun olduğu düşünüldüğünde, çok boyutlu ve çok taraflı bir dış politika izleyerek bölgesel güvenliğini sağlamak zorunda kaldı.

READ  Sokağın durumu sıcak sohbet gerektiriyor

Uzlaşma sürecinin başarısızlıkla sonuçlanmasıyla Türkiye birdenbire üç terör örgütünün kanlı saldırılarıyla karşı karşıya kaldı: IŞİD, Gülen terör örgütü (Gülen) ve Kürdistan İşçi Partisi (PKK). Türkiye bu terör örgütlerini tek tek mağlup etmeyi başardı, yaralandı ama caydırıcı değildi.

Türk ordusu, Suriye ve Irak’taki sınır ötesi operasyonları sayesinde hem IŞİD’i hem de PKK’yı sınırlarından uzaklaştırdı.

Çatışmalarda gazın rolü

Doğu Akdeniz’de doğal gazın keşfi, bölgeyi uluslararası siyasetin kalbi haline getirdi. Arap Baharı geri tepmeye başladığında, darbe ilham verici Mısır devrimine son verdi. O yıl Türkiye ve Mısır ilişkilerini dondurdu.

Arap Baharı Libya’da da geri tepti. General Khalifa Hafter liderliğindeki darbe, başkent Trablus’ta BM tarafından tanınan Fayez al-Sarraj hükümetini kuşatarak ülkenin ele geçirilmesine yol açtı.

Türkiye, Sarraj’ın meşru hükümetine verdiği kararlı desteğini göstermek için Akdeniz’de gidişatı değiştirdi. Halihazırda aralarında anlaşmazlık yaşayan Mısır ve Türkiye, Libya’da karşı karşıya geldi.

Askeri gücü sayesinde bir dizi başarıya imza atsa da, uluslararası arenada ilişkilerini canlandırmaya çalıştı.

Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği ile ilişkilerini geliştirdikten sonra, güçlü diplomasisini Mısır ile ilişkilerini iyileştirmek için kullanmaya başladı.

İslam dünyasının en güçlü iki gücü olan Türkiye ve Mısır’ın İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri arasındaki dayanışmayı güçlendirmek için ilişkilerini canlandırmaları büyük önem taşıyordu.

Diplomatik izolasyonları, bu iki ülkenin Libya ve Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına zarar verdi.

Türkiye, bölge siyasetindeki sert gücünü artırdıktan sonra artık güçlü diplomasi yoluyla Mısır ve diğer ülkelerle ilişkilerini güçlendirmeyi hedefliyor.

Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde diplomasinin yumuşak gücüne güvenmesi, ekonomik ve demokratik kalkınmasına yönelik yönelimi ile orantılıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir