Türkiye’nin İnsan Haklarını Teşvik Etmeye Yönelik Radikal Eylemi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir siyasi lider olarak en belirgin özelliklerinden biri de ani ve alışılmadık adımlar atma becerisidir. Hem iç hem de dış ilişkilerde her zaman beklenmedik hareket tarzları bulmayı başardı.

Erdoğan ne zaman siyasi bir hamle yapacağını çok iyi biliyor. Cesurca ve gerçekçi bir şekilde manevra yapma gücünü hesaba katma yeteneği, uluslararası sahnede öne çıkmasını sağladı.

İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti, iç ve dış tehditlere karşı yedi yıllık mücadelenin ardından geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin iç ve dış sahasında bir restorasyon süreci başlattı.

Erdoğan, hararetli siyasi tartışmaların ortasında yönetim, yargı ve ekonomi alanında reform paketleri açıkladı. Bunun yanı sıra, yeni, gerçekten demokratik bir sivil anayasa geliştirme sürecine başladı.

Bu radikal hareket tarzı, uluslararası arenaya güçlü bir siyasi ve ekonomik mesaj olabilir mi?

Bu bağlamda, yakın zamanda açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı, Erdoğan’ın gelişen ve devrimci yaklaşımını gözler önüne seriyor.

Planın sunumunu dinledikten sonra, bir insan hakları uzmanı bu yeni eylem tarzına olan şaşkınlığını ve coşkusunu dile getirdi.

Bir sosyolog olarak, insan haklarının farklı alanlarını en ince ayrıntısına kadar ele alan dokuz başlığı içeren planın boyutundan ve detayından da etkilendim.

“Devlet yaşasın halk yaşasın” ilkesine dayanan planın ana sloganı apaçık ortada: “Özgür bireyler, güçlü bir toplum, daha demokratik bir Türkiye!”

İş planının ana başlıkları aşağıdaki gibidir:

  • Daha güçlü insan hakları koruma sistemi
  • Bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkını teşvik edin
  • Yasal beklenti ve şeffaflık
  • İfade, dernek ve din özgürlüğünü korumak ve teşvik etmek
  • Kişisel özgürlüğü ve güvenliği teşvik edin
  • Bireyin fiziksel ve manevi bütünlüğünü ve özel hayatını sürdürmek
  • Mülkiyet haklarının daha etkili korunması
  • Savunmasız grupları korumak ve sosyal refahı artırmak
  • İnsan hakları konusunda üst düzey idari ve sosyal farkındalık
READ  ما هي بصمة جهاز أو متصفح وما هي؟

Türkiye’nin insan hakları alanındaki geçmiş deneyimlerinde hükümetler, Batı ülkelerinin talepleri doğrultusunda hareket etmişlerdir.

Ancak Erdoğan’ın siyasi vizyonu sayesinde AKP hükümeti ve başarılı Adalet Bakanı, Türk halkının beklentilerine uygun bir insan hakları eylem planı başlattı.

AKP hükümetleri, kamuoyunun desteğini sağlayarak, küresel medyayı bilgilendirerek ve akademisyen ve uzmanların katılımını sağlayarak reform süreçlerinin uygulanmasını yakından denetleme geleneğine sahiptir.

Türkiye’de sağlam bir demokratik sistem inşa etmek için insan hakları alanında radikal bir adım atarak yeni bir anayasa hazırlamaya çalışan bu demokratik ruhu güçlendirmek gerekiyor.

1982 anayasasının anti-demokratik ruhunun aksine, Türk demokrasisi sadece insan haklarına saygı göstermekle kalmamalı, aynı zamanda onlara da doğrudan bağlı olmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir