Türk avukat: ABD Afganistan’da yeri yakıyor

TAHRAN – Bir Türk avukat, Washington’un geri çekilme sırasında yedek hatlarda zemin yaktığını ve ABD’nin Afganistan’daki bölünmeyi derinleştirdiğini kaydetti.

Onur Sinan Güzeltan Tahran Times’a verdiği demeçte, “ABD bölgeden çekilirken geride bıraktığı büyük boşluğu derinleştiriyor ve bu da eşi benzeri görülmemiş bir siyasi ve askeri istikrarsızlığa yol açabilecek” dedi.
ABD Başkanı Joe Biden’ın 11 Eylül’e kadar tüm ABD güçlerini Afganistan’dan çekme kararı, Çin, İran ve Rusya gibi Asya güçlerini bir araya getiren bir ülkede güç boşluğu bırakmaya yönelik bir hareket olarak görülüyor.

Afganistan’da yeniden istikrarsızlık komşulara büyük zarar verebilir.

Sinan Güzeltan, “ABD ordusu, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi ordularının geri çekilmesine benzer şekilde, geri çekilme sırasında yedek hatlarda zemin yakıyor” diyor.
“Bugünün toprak yakıcı yöntemleri, bölgedeki etnik ve mezhepsel gerilimleri körüklüyor.”

Röportaj metni aşağıdadır:

S: Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesini nasıl görüyorsunuz? ABD neden yirmi yıllık savaşın ardından Taliban ile müzakerelerden bahsediyor?

C: Amerikan imparatorluğunun siyasi, ekonomik ve askeri bir çöküş içinde olduğu artık tüm dünya tarafından kabul edilen bir gerçektir.

ABD, dış politikasında tek kutuplu dünya düzenine bağlı kalmaktan uzak dururken, iç siyasette ekonomik ve sosyal sorunlarını şimdiden aşmaya çalışıyor. Bu noktada Amerika Birleşik Devletleri birçok cephede savaşacak kapasite ve kapasiteden yoksundur.

Amerikan siyasi seçkinleri, çok kutuplu bir dünya gerçeğinin zaten farkında ve buna göre politikalar geliştirmeye çalışıyor.

ABD’nin Afganistan’dan güçlerini çekme kararı bu çerçevede değerlendirilmelidir.

İran ve Çin, Afganistan’ın komşuları olarak uzun yıllardır ABD karşıtı bir duruş sergiliyor.

Son gelişmeler, Pakistan’ın da Atlantik müttefiklerinden uzaklaştığını ve ABD ile Çin arasında bir denge politikasına doğru ilerlediğini gösteriyor. Pakistanlı yetkililer, topraklarında başka bir ABD üssü istemediklerini defalarca dile getirdiler.

Öte yandan Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan’ın diplomatik olarak ABD’den uzak ve Rusya’ya daha yakın olduğunu da biliyoruz.

READ  Kauffman ailesi, Waterman'daki Ho-Ka Türkiye Çiftlikleri'ndeki hindiler için son çağrıyı söylüyor - Shaw Local

NATO’nun Avrupalı ​​üyeleri de ABD ile geçmişte olduğu kadar yakından bağlantılı olmayan politikalara doğru ilerliyor.

Kısacası, siyasi ve askeri lojistik hatları tarafından kesilen Amerikalılar, ezici bir yenilgiye uğramadan Afganistan’ı terk etmeyi seçtiler.

Bu durum elbette ABD’nin Orta Asya’nın kalbi diyebileceğimiz Afganistan’daki çıkarlarının ortadan kalktığı anlamına gelmiyor.

ABD bölgeden çekilirken, geride bıraktığı devasa boşluğu derinleştiriyor ve bu da benzeri görülmemiş bir siyasi ve askeri istikrarsızlığa yol açabilir.

Bu ABD stratejisini bir “vakum” benzetmesine benzetiyorum.

ABD Ordusu, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi ordularının geri çekilmesine benzer şekilde, geri çekilme sırasında yedek hatlarda yer yakıyor.

Bugün dünyayı yakma yöntemleri ise; Bölgedeki etnik ve mezhepsel gerilimleri körüklüyor. Bu şekilde boşaltılan bir bölgede siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal bir boşluk yaratılır, her şeyi kendi boşluğuna çeker ve sürekli bir istikrarsızlık durumu yaratır.

ABD’nin Afganistan planı bu. “Evet çekilmek zorunda kaldık ama öyle bir iç huzursuzluk çıkaralım ki muhaliflerimizin de Afganistan ile düzgün ilişkiler kurmasına izin vermeyelim… Öte yandan Afganistan’da yarattığımız istikrarsızlık bölgeye de yayılacak” diye düşünüyorlar. …” Bunlar onların zihniyetidir.

ABD’nin Taliban ile görüşmesine gelince, bu yeni bir şey değil. Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski’nin, Sovyetler Birliği’ne karşı mücadelelerinin ortasında Beyaz Saray’da ağırlanan Taliban savaşçılarıyla birlikte çekilmiş fotoğraflarını hala hatırlıyoruz.

Bugün, beğenseniz de beğenmeseniz de, Taliban bölgede siyasi bir oyuncu haline geldi ve sadece Amerikalılarla değil, Çinliler, İranlılar ve bölgedeki diğer güçlerle de müzakere ediyor.

S: Türkiye neden Afganistan’da kalmaya karar verdi? Ankara’nın anlamsız bir savaşın içinde sıkışıp kalacağını düşünmüyor musunuz?

C: Türkiye’nin Afganistan ile köklü ilişkileri var. Mustafa Kemal Atatürk, reformların gerçekleştirilmesinde eski Afgan lideri Amanullah Han’ı destekledi.

READ  MAHB, Havacılık Teknoloji Merkezi için bir Türk firmasıyla işbirliği yapıyor

Ve yakın tarihte, Türk ordusu Afganistan’daki askeri varlığını her iki taraftan da makul bir mesafede sürdürdü. Hatırladığım kadarıyla Afganistan’da Türk ordusuna yönelik hiçbir saldırı olmadı. Türk ordusu, Afgan halkına yardım etmek için biraz insani bir görev yaptı.

NATO’nun geri çekildiğinin açıklanmasının ardından Türk yetkililer, Afganistan’da kalmaya ve Kabil Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğini sağlama görevini üstlenmeye hazır olduklarını söylediler.

Ancak bu görevin şartları hakkında henüz yeterli bilgi yok. Elbette Afganistan’da Amerikalılarla işbirliği içinde kalmak Türkiye’ye olumlu bir şey getirmeyecektir.

Türk ordusunun Afganistan halkının rızası ve komşu ülkelerle işbirliği içinde ülkede varlığını sürdürmesi doğru karardır.

S: Afganistan’ın komşularının ülkede güvenliği yeniden sağlamak için Astana süreci gibi bir girişimi uygulayabileceğini düşünüyor musunuz?

C: Evet. Çağımızın gerçeği çok kutupluluk ve bu çok kutupluluğun doğal bir sonucu olarak yeni uluslararası mekanizmalardır.

Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye’de tek bir mekanizma altında işbirliği yapacağını 10 yıl önce kim tahmin edebilirdi?

Bugün aynı ilkeler Afganistan’ın yeniden inşası için de geçerlidir. Çin, İran, komşu Orta Asya cumhuriyetleri, Rusya ve Türkiye, Batı’nın Afganistan’da bıraktığı enkazı kaldırabilir ve bağımsız Afgan halkının yeni bir ülke inşa etmesine yardımcı olabilir.

Afganistan ve Suriye, yeni ortaya çıkan dünya düzeni için test alanlarıdır. Asya ve Avrasya ülkeleri Batılılar gibi açgözlü davranmazlarsa ve kazan-kazan ve iç işlerine saygı ilkelerine göre hareket edebilirlerse, ortaya çıkan yeni işbirliği hatları ülkeye istikrar ve refah getirecektir. bölge.

Aksi takdirde tüm bölgeyi yok edecek yıkım ve yangınlar devam edecektir.

S: Afganistan’daki iç savaşın yeniden başlamasını beklemiyor musunuz? Afgan halkı Afgan içi diyaloğu nasıl ilerletebilir?

C: Afganistan onlarca yıldır savaşlarla boğuşuyor. Ne yazık ki yabancı işgaller ve halk ayaklanmaları ara vermeden geldi ve geride harabe bir ülke bıraktı.

READ  Erdoğan ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron telefon görüşmesinde Ukrayna'yı görüştü

Bugün Afganistan’ın kaderi Afgan halkının elinde. Ancak bölge ülkelerinin de Afganistan’ın refahı için çaba sarf etmesi gerekiyor.

Yukarıda bahsettiğim gibi bölge ülkeleri Batı’nın yaptığı gibi Afganistan’da etnik ve mezhepsel gerilimler üzerinden politikalar geliştirirse, kaybeden sadece Afganistan değil, tüm bölge olacaktır.

Bazı yapıcı politikalar geliştirmemiz gerekiyor. Bunun için diyaloga ve yeni yaklaşımlara ihtiyacımız var. Bu tür yeni yöntemleri geliştirmenin yolu, önyargısız açık diyalog kanallarından geçmektedir.

Afganistan’daki çare, Afgan halkının tercihlerine saygı duyan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne benzer bir yapıdan geçiyor. Bu tür girişimlerde bölge ülkelerinin yaklaşımları da önemlidir.

S: Türk medyasının Afganistan’daki son gelişmeler hakkındaki izlenimi nedir?

C: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Doğu ile Batı arasındaki “denge politikası” Türk medyasının kafasını çok karıştırıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir gün Amerikalıları en sert şekilde eleştirebilir, ertesi gün Afganistan’da ABD ile işbirliği yapacağını ilan edebilir.

Aynı şekilde Rusya ve İran ile de çok yakın ilişkilerimiz var.

Türkiye’deki devlet yetkilileri buna “denge politikası” diyor. Afganistan’daki mevcut durum da bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Ancak Batı ile Doğu arasındaki sınırların giderek bulanıklaşması ve bu iki eksen arasındaki hareket aralığının daralmasıyla birlikte AKP hükümetinin “dengeleme politikaları” gelecekte sürdürülebilir olmaktan uzak görünüyor.

Türkiye’de iktidara kim gelirse gelsin, Doğu ile Batı arasında kesin ve net bir seçim yapmalarının zamanı gelmiştir. Erdoğan ya da gelecekte başka biri olması önemli değil.

NATO çökecek mi? Yoksa yükselen bir Asya ve çok kutuplu bir dünya düzeni mi olacak?

Bugün bu soru Türk siyasi seçkinlerine sorulmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir